Gerçekten de tam anlamıyla rüyalar şehri Brugge !
Paris turumuz sırasında tesadüfen gittiğimiz Brugge’e gerçekten hayran kaldım diyebilirim. Turun rotasında olmamasına rağmen Paris’ten otobüsle 3,5 saatte gittik ve sadece 3-4 saat kalıp, Paris’e geri döndük.
Belçika’nın kuzeyinde Flaman Bölgesinde yer alan kent 2. Dünya Savaşına girmediği için mimarisini Ortaçağ’dan günümüze kadar taşıyabilmiş.
Gittiğimde de anladım ki; sadece 3,4 saatliğine geldiğimiz bu kent Paris’ten daha güzelmiş !
Yani tabi ki Paris harika; ama metropol olarak İstanbul’la bir çok benzer yanları var. Ama Brugge tamamıyle bambaşka bir yer.
Hava çok çok soğuk olmasına rağmen zevkle dolaştım sokaklarında. O evlerin, dükkanların, çikolatacıların, kanalların, heykellerin bambaşka bir havası var.
İlk olarak dantel dükkanlarından bahsetmek istiyorum. Dantel; ama bizim pek de aşina olduğumuz türden değil. Hem modern hem de geleneksel bir şıklığı var. O kadar zarifler ki, dantel sevmeyen ben bile hayran kaldım diyebilirim. Dantelleriyle ünlü olan Brugge kentinde bir çok dantel dükkanı var.
Belçika deyince akla ilk gelen şeylerden biri de tabii ki çikolata ! Tek cümleyle özetlersem gerçekten de çikolatayla sanat yapmışlar. Vitrinlere bakmaya doyamıyorsunuz. Aklınıza gelen her şekli kullanmışlar neredeyse çikolata yapmak için. Fiyatları da çok pahalı değil. Brugge’den kesinlikle alınması gereken şeylerin başında !
Belçika’nın Venedik’i diyorlarmış Brugge’e . Kanalları, suyun üzerindeki kuğular…
Biz gittiğimizde hava çok soğuk ve kapalıydı. Daha sonra da şiddetli bir yağmur başladı. Ama yağmurda Brugge daha da güzeldi.
Şehir turu için turist otobüsleri, İzmir’deki gibi faytonlar ve tabii ki kanal için tekne turları var. Biz hiçbirini yapmadık, kendimiz gezdik küçük bir yer olduğu için.
Gelelim yediklerimize:
Waterzoi diye ünlü bir yemekleri var. Bir tür kremalı tavuk. Aslında çok da ilginç değil; bizdeki kremalı çorbanın içerisinde güzel pişmiş bir tavuk düşünün. Ama tavuğu çok lezzetliydi, sanırım artık buradaki tavuklar gitgide kötülediği için benim çok hoşuma gitti.
Elbette Belçika’da Belgian Fries yemeden olmazdı. French fries değil:)
Hatta sipariş verirken bile garson beni düzeltti ‘french fries’ dediğimde. ‘Belgian fries istiyorsunuz değil mi?’ diye 🙂
‘Evet evet tabii ki’ dedim saygıyla. Meğer patates kızartmasının Belçika’ya ait olduğunu savunup french fries adını asla kabul etmiyorlarmış. Bu da milliyetçi bir yanları demek ki !
Tabi Belçika waffle’ı da çok güzeldi. Burada yediğim waffle’dan çok çok farklı, daha sert ama tadı bambaşkaydı. Çok beğendim. Öyle içinde ne varsa olan wafflelardan değil!
az; ama öz waffle’dı diyebilirim !
Belçika’ya özgü kiraz şarapları var kriek . Sadece yüzde 3 alkol içeriyor ve meyveli soda gibi, içki niyetine değil; ama meyveli soda niyetine içilebilecek hoş bir içecek.
Bir çok biraları olmasına rağmen kwak en meşhuru. Bardağa konulduğunda çıkardığı sesten ötürü bu adı almış; ama bize çok da güzel gelmedi açıkçası.
4 saat giçirdiğim Brugge’ü asla unutamam. Belçika denince akla Brüksel gelir hemen, oraya gitmedim; fakat Brugge’ün Belçika’nın görülmesi gereken yerlerinden olduğu kesin !
Brugge seni çok sevdim !
İşte Belçika’nın masal kenti Brugge‘den son kareler !
Bir önceki yazımız olan Paris'te Ne Yenir ? başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.
2 yorum
helin
00:01 de 18 Mart 2015 (UTC 3) Bu yoruma bağlantı
harika bir yazı olmuş. Tüm ayrıntılar mevcut. Ben brugge’e gitmedim fakat gerçekten de belçika harika bir yer. bruksel’e gitmiştim 2 yıl önce ama kesinlikle bir daha gitmek isterim. Ve bu defasında da Brugge kesinlikle gidilecek yerler arasında 🙂
admin
00:51 de 18 Mart 2015 (UTC 3) Bu yoruma bağlantı
Hürmüz’cüm benim de bir daha fırsatım olursa Brüksel’e gideceğim. Ama Brugge’e de bir daha gitmek isterim ne kadar gitsem de 🙂